Balkan edebiyatının usta kalemlerinin eserleri Türkçeye kazandırılıyor

YAŞAM 12.05.2021, 10:13
Balkan edebiyatının usta kalemlerinin eserleri Türkçeye kazandırılıyor

Balkan edebiyatı üzerine çalışmalarıyla bilinen yazar Ayhan Demir, Ketebe Yayınları bünyesinde 20 Balkan edebiyatçısının 50'ye yakın eserini ana dillerinden tercümeyle Türkçeye kazandırdıklarını söyledi. 

Balkan edebiyatından bahsedilince akla gelen isimlerin Meşa (Mehmed) Selimoviç, İvo Andriç ve İsmail Kadare’den ibaret olduğunu dile getiren Ayhan Demir, Balkan halklarının durumunun da farklı olmadığını ve Balkanlar’da ismi genel olarak bilinen Türk edebiyatçıların Orhan Pamuk, Attilâ İlhan ve Nazım Hikmet’ten ibaret olduğunu belirtti.

2009 yılında Bosna Hersek’in İliyaş şehrinde Necad İbrişimoviç ile bir röportaj yaptığını aktaran Demir, “Rahmetli Necad İbrişimoviç çağdaş Balkan edebiyatı ve özellikle çağdaş Bosna ve Boşnak edebiyatının en önemli kalemlerden birisidir. Onu bizim için önemli yapan kaleminin kıymetli ve kuvvetli olmasının yanı sıra, Bosna Savaşı yıllarında hem kalemiyle hem de tüfeğiyle vatanını savunmuş olmasıdır. Bir yandan edebiyata kalemiyle sarılırken, öte yandan da vatanına ve toprağına tüfeğiyle sarılmış kıymetli bir isimdir” ifadelerini kullandı.

Necad İbrişimoviç ile gerçekleştirdiği uzun röportaj sonrasında, Balkan edebiyatıyla ilgili özel bir çalışma yapmaya karar verdiğini belirten Demir, ”1911 yılında vefat eden bir kişi Üsküp, Selanik, Manastır gibi şehirleri bizim bilerek hayata gözlerini yumdu. Kısa bir süre sonra birkaç ay içerisinde, kimse ne olduğunu anlamadan, İstanbul’dan ve Trabzon’dan önce fethedilen bu şehirleri kaybettik. Dedeağaç, İskeçe, Gümülcine gibi Edirne Vilayeti’nin birçok kıymetli beldesi elimizden kaydı gitti. Drama ve Vardar Yenicesi gibi yerleşim yerlerini bir günde kaybettik. Bu tarihten sonra yaklaşık yüz yıl boyunca, bu topraklardaki akrabalarımızdan ayrı kaldık. Yani sadece biz Balkanlar’da toprak kaybetmedik, aynı zamanda o topraklardaki akrabalarımızı da kaybettik. Büyük Osmanlı ailesinin Balkan kolundan ayrılmış olduk” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’de yaşayan ve Suriye’de evi veya akrabası bulunan Suriyelilerin, Gaziantep ve çevre illerden, bayram ziyareti için Halep başta olmak üzere pek çok bölge şehrine gidip döndüklerini anımsatan Demir, devamında şunları kaydetti: “Bu durumun bir benzeri Balkanlar için de mevzubahistir. Bugün en güncel halini belki Suriye bölgesinde görüyoruz ama aynı şey Balkanlar için de geçerli. Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Yunanistan, Batı Trakya ve Bulgaristan’da yaşayan bazı Türklerin, Müslümanların, Arnavutların, Boşnakların akrabaları, İstanbul’da, İzmir’de, Bursa’da, Eskişehir’de yaşıyor. Dolayısıyla, bölgeyle olan irtibatımız sadece bir tarihi birliktelik değildir. Arada kan bağı var, hatıralar var, geçmiş var. Tabii olarak bu geçmişin ve hatıraların edebiyat ve sanat sahasına yansımaları var. Üzerine ölü toprağı örtülmüş olan edebiyat sahasındaki bu çalışmaları yeniden ayağa kaldırmayı planlayarak, bir çalışmaya başladık. 2009 yılından bu yana, bu çalışmalara ağırlık vererek devam ediyoruz.”

Demir, “Balkanlar’a gidiş gelişimiz sadece turistik bir seyahat değil aynı zamanda sıla-i rahim özelliği taşıyor. Eşim, önce Diyarbakır ve Mardin yöresinde, ardından Çankırı civarında iskânlı olan ve Bosna Hersek’in fethinden sonra, Foça, Taşlıca (Plyevlya) ve dönemin eyalet başkenti olan Mostar şehirlerinde yaşayan Çengiç ailesine mensup. Çengiç ismi, Çankırılı manasına gelen ‘Çangrliçi’ ifadesinden geliyor. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Bosna Hersek’in idaresini fiilen devralmasından sonra Çengiç ailesinin bir kısmı, Bosna’da kalmış. Diğer kısmı ise Bursa ve İstanbul’da yaşamaya başlamış. Çengiçlerin Anadolu’ya geri dönen temsilcilerinden biri olan Leyla İlova da Bursa’da yaşıyor.” diye konuştu. 

Türkiye’de özellikle 1990’lardan sonra Balkanlar’la ilgili hafızanın yeniden tazelendiğini dile getiren tecrübeli yazar şunları söyledi: “Neredeyse her hafta, hatta belki de her gün bir televizyon kanalında; siyasetten gezi programına, yemekten kültür sanat programına kadar, Balkanlar’la ilgili bir program oluyor. Ancak meselenin edebiyatını yapmaktan, edebiyatın işini yapmayı ihmal ettik. Şunu söylemeye çalışıyorum: Balkanlar’la ilgili bu kadar program olmasına rağmen, Balkan edebiyatından pek az yazarın eseri Türkçe’ye tercüme edilmiştir. İvo Andriç ve Meşa (Mehmed) Selimoviç gibi Boşnak edebiyatçıların ve İsmail Kadare gibi Arnavut edebiyatçıların kitapları Türkçe’ye tercüme edilmiş. Fakat bunun yanında çağdaş Arnavut edebiyatından Dritero Agolli gibi, Kim Mehmeti gibi Arnavut edebiyatçılar da var. Eserleri Türkçe’ye tercüme edilmemiş veya sadece bir eseri tercüme edilmiş. Bunun yanında Necad İbrişimoviç, Cevad Karahasan ve Mak (Mehmedaliya) Dizdar gibi daha önce hiçbir eseri Türkçe’ye tercüme edilmemiş Bosnalı edebiyatçılar da var. Nusret Dişo Ülkü ve İlhami Emin gibi Balkan Türk edebiyatının önemli kalemleri de var.”

Demir, Balkan edebiyatının önemli isimlerinin eserlerinin geçmişte Almanca, Fransızca ve İngilizceden dilimize tercüme edildiğini, bu sebeple, ana dillerindeki orijinal eserleri ile karşılaştırıldığında bu tercümelerin çok sağlıklı olmadığını ifade etti.

Balkan edebiyatçılarının hayatlarını ve eserlerini detaylı olarak incelediği ”Balkan Defteri / İsimler, Eserler ve Hayatlar” kitabının kaleme alınma gerekçesini İsmet Özel’in “neyi kaybettiğini hatırla” ifadesiyle özetleyebileceğini söyleyen Demir, sözlerine şu şekilde devam etti: “İnsan unutkandır, unutur. Fakat millet unutmaz. Kaderimizden kaçamayız, kurtulamayız. Birbirimizi yeniden hatırlatacak, gönülleri yaklaştıracak ve aramızdaki kaynaşmayı temin edebilecek yegâne yol edebiyat ve kültür sanattır. Kalıcı ve münbit zemin burasıdır.”

Ketebe Yayınevi bünyesinde Mart 2018’den beri, 20 Balkan edebiyatçısı ve fikir adamının 50’ye yakın eserini ana dillerinden tercüme ederek Türkçeye kazandırdıklarını aktaran Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Edebiyatın yanına fikriyatı da koymayı tercih ettik. Mesela, rahmetli Aliya İzetbegoviç’in on bir eserden oluşan külliyatını Türkçeye kazandırmak için girişimlere başladık. Bu külliyattan 5-6 tanesi Türkçeye tercüme edilmişti. Ancak bunların da büyük bir kısmı ana dilinden değil, İngilizce veya farklı dillerden tercüme edilmişti. İzetbegoviç’in de tüm külliyatını kendi ana dili Boşnakça üzerinden Türkçe’ye kazandırmak üzerine bir çalışma da başlattık. Şu ana kadar, altı eser yayınlandı. Yıl sonuna kadar geri kalanları da tercüme edilerek, okurlarıyla buluşturulacak inşallah.”

Türkiye’de Balkanlar’a çok büyük bir ilginin olduğunu fakat bu ilginin edebiyat sahasına yeterince yansımadığını kaydeden Demir, Balkan edebiyatının önemli isimlerinin Türkiye’de daha çok tanınmasıyla birlikte Türkiye hafızasında Balkan edebiyatının hak etmiş olduğu yeri alacağına inandıklarının vurguladı.

Türk okuruna tanımadığı Balkan edebiyatçılarında şans tanımaları, kütüphanelerinde Cevad Karahasan, Necad İbrişimoviç, Kim Mehmedi gibi çağdaş Balkan edebiyatının usta isimlerine yer açmalarını tavsiye eden Demir, bu kıymetli çalışmaların amacına ulaşması yönündeki temennisini sözlerine ekledi.

Yazar Ayhan Demir’in ilk yazıları, Milli Gazete’nin İbrahim Tenekeci editörlüğündeki “Düşünce Sayfası”nda yayımlandı. Balkanlar hakkında 2005-2010 yılları arasında çok sayıda köşe yazısı kaleme alan Demir, Kırknar, Derkenar, Ayraç ve İtibar dergilerinde çeşitli görevlerde bulundu.

Halen Yeni Akit gazetesi ve Cins dergisinde Balkanlar’daki sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmeler hakkında yazılar kaleme almaya devam eden, ayrıca birçok yazısı Arnavutça ve Boşnakça’ya tercüme edilerek yayınlanan Demir, aynı zamanda, Ketebe Yayınları Balkan Kitapları Editörlüğü görevini de yürütüyor.

Ayhan Demir’in 2020 yılında Türk okuruyla buluşan ”Balkan Defteri / İsimler, Eserler ve Hayatlar” isimli çalışması iki bölümden oluyor. Birinci bölümde Cevad Karahasan, Dritero Agoli, İlhami Emin, İsmail Kadare, İvo Andriç, Kim Mehmeti, Mak (Mehmedaliya) Dizdar, Meşa (Mehmed) Selimoviç, Necad İbrişimoviç, Nusret Dişo Ülkü ve Radovan Karaciç’in hayatları ve eserleri hakkında detaylı incelemeler yer alıyor. İkinci bölümde ise İlhami Emin, Kim Mehmeti ve Necad İbrişimoviç ile gerçekleştirdiği röportajlar bulunuyor.

Balkan Defteri isimli eserde yer alan en dikkat çekici isimlerden bir tanesi ‘Bosna kasabı’ olarak bilinen Radovan Karaciç. Ayhan Demir, Karaciç’in bu kitapta yer almasını şu şekilde izah ediyor: “Hafızamız, yaşanan olumlu gelişmelerden ibaret değildir. Her türlü olumlu ve olumsuz gelişme buraya kaydedilir. Bu sebeple sadece beğendiğimiz isimleri değil, Radovan Karaciç gibi rakiplerimizi / düşmanlarımızı da yakından tanımak, bilmek zorundayız. Karaciç eğitimli ve planlı bir katildir. Ancak onun şiirleri, peşinen komik veya değersiz bulunarak reddedilmemelidir. Aksine, etnik temizliğin nasıl işlediğini anlamaya dair önemli bir anahtar olarak görülmeli, okunmalıdır. Onun şiirleri ürkütücü ve mantıksız bir şiddetin psişik manzarası ve paramiliter bir sürrealizm olarak tanımlanabilir.”

Alanında önemli bir eksikliği doldurması sebebiyle Türk okuru tarafından beğeniyle karşılanan Balkan Defteri kitabı, Balkanlar’da da büyük ilgi görüyor. Yayınlanalı bir yıl gibi kısa bir süre olmasına rağmen Arnavutçaya tercüme edilen Balkan Defteri, yakın zamanda, Tiran’da faaliyet gösteren Fan Noli Yayınevi tarafından da faaliyet gösteren Fan Noli Yayınevi tarafından yayınlanacak. Boşnakçaya tercüme çalışmaları da devam eden eserin, 2022 yılı içerisinde Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da yayınlanması bekleniyor.

Balkan News 

Yorumlar (0)