
'Dünyayı gezmek', en büyük dileğinin ne olduğunu sorduğunuzda sokaktan geçen hemen her kişinin vereceği cevaplar arasındadır. Dünyayı dolaşmak birçok gizli maceracı için ne yazık ki sadece bir dilek ya da sonsuza kadar hayal edecekleri bir şey olarak kalıyor. Ama dokuz yıldır bisikletiyle dünyayı turlayan 44 yaşındaki Azeri Ramil Ziyadov kesinlikle bu çerçevenin dışında kalan bir isim.
Ramil, 2013 yılında Türkiye ve Azerbaycan bayrakları ile dünyayı bisikletle dolaşmaya başladı ve o zamandan beri dört kıtayı (Afrika, Asya, Avrupa ve Güney Amerika), 50'den fazla ülkeyi ziyaret etti ve yaklaşık 90.000 kilometre "pedal çevirdi". Bu yolculukta güzel ama bir o kadar da zor anlar oldu ama Ramil Ziyadov için bu, her şeyden önce mutluluğun ne olduğunu keşfettiği bir yolculuktu.
Ramil, kendisini modern bir derviş olarak tanımlıyor. Şu anda Balkanlar'da seyahat ediyor. Kuzey Makedonya, Arnavutluk ve Karadağ'ı gezdikten sonra yolculuk onu Bosna Hersek'e getirmiş. Anadolu Ajansı'na verdiği röportajda, kendisini kardeş olarak gördüğü ve kendisini yabancı gibi hissetmediği Bosna Hersek'e geldiği için mutlu olduğunu söyledi. Geldiği ve kendini evinde hissettiği çok az ülke olduğunu vurgulayan Ramil, geçtiği her Bosna Hersek şehrinde kendisine gösterilen misafirperverlik için minnettar olduğunu belirtti.
Birçoğunun hayali ve sadece birkaçının gerçeği olan bu maceraya çıkma fikrinin nasıl doğduğunu anlatan Ramil Ziyadov, çocukluğundan ve dünya haritasını ilk gördüğü andan itibaren dünyayla tanışmak istediğini anlatıyor.
Ramil Ziyadov, "Çocukken sık sık dünya haritası çizmeyi bildiğimi ve sonra bir şekilde gezegeni düşüncelerimle gezdiğimi hatırlıyorum. Ben büyüdükçe arzum da büyüdü. Dünyaya bu kadar ilginin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordum, acaba bu bana iletilen bir mesaj mı, dünya beni mi çağırıyor diye düşündüm ve merak ettim ve bu yola çıkmaya karar verdim."dedi.
Tüm hikayenin en zor kısmı, kararın kendisini vermekti. Dünyayı dolaşma eylemi onun için esasen bir zorluk veya yorucu bir çaba değil.
Ramil Ziyadov, "Çünkü rüzgar gibi yoldasın, yol seni taşıyor. En zoru böyle bir girişime karar vermekti. O cesareti kendimde buldum, o adımı attım, sahip olduğum her şeyi sattım ve bugün mutlu bir adamım. Size mutluluğun formülünü bulduğumu söylesem yanılmış olmam.” diyor.
Yolculuğuna 2013 yılında Asya kıtası ülkeleri, Rusya, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan'ı gezerek başladı.
Ziyadov, "Asya'da seyahat etmeye başladım. Ondan sonra dünyaya ve hayata bakışımın tamamen değiştiğini söyleyebilirim. Bu dünyada yaşamadığımı, onun bende yaşadığını anladım. Seyahatlerime o yolda devam ediyorum, kendimi çağdaş bir derviş olarak görüyorum.” diyor.
Ziyadov, hayatının son on yılını, en büyük tasavvuf şair ve düşünürlerinden biri olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin sözleriyle ifade ediyor: "Her şeyi kaybettim ama kendimi buldum."
"50'den fazla ülkeyi ziyaret ettim, bu süre zarfında 90.000 kilometreden fazla yol katettim. Son yıllarda saymadım bile. Sadece kendimi rüzgarmışım gibi, zamanın içindeymişim gibi hissediyorum ve öylece uçuyorum. Ben bir insanım ama aynı zamanda bu dünyanın bir parçasıyım” diyen Ziyadov, Güney Amerika'da kaldığı süre boyunca Ekvador, Venezuela, Kolombiya, Peru ve diğer ülkeleri ziyaret ettiğini belirtti.
En çok hangi yerlerden büyülendiği sorulan Ziyadov, Anadolu'nun tüm sıcaklığıyla kesinlikle ilk sırada olduğunu söylüyor. Ayrıca Rus Yakutistan'ı ve Baykal Gölü'nün el değmemiş doğası onu büyülemiş.
“Seyahat ederken çadırda uyuyorum, tabii ki yağmur, rüzgar, kar var. Sibirya'da eksi 40 derecede kaldım, gerçekten zor anlardı. Öte yandan, bu aynı zamanda çok önemli bir deneyim. Motivasyon ve kişinin korkularını yenmesi de hikayenin bütününde önemlidir. Bu yolda bazı engelleri aşarken insan kendini bulur ve bu da önemli bir şey. Bu yolculuktaki engeller ve zor durumlar olmasaydı belki de ilginç olmayacaktı, mantıklı da olmayacaktı. Bir tepeye tırmandığınızda, sonra alçalmaya başlıyorsunuz ve karşınıza şehir çıkıyor. Bu harika bir duygu. Gerçek bir kazanan gibi hissediyorsunuz, uçuyormuşsunuz gibi geliyor. ”diyor Ziyadov.
Seyahatinin zor anları arasında Auğustos 2015'i ve Mısır'da tutuklanıp kısa süreliğine gözaltına alınmasına dikkat çekiyor. Bunların unutmak istediği anlar olduğunu ve Mısır'dan sonra bir daha Afrika'ya dönmediğini söylüyor.
Bosna Hersek'i duygu yüklü bir dille anlatıyor, dünyada ilk kez geldiği ve kendini evinde hissettiği çok az ülkenin olduğuna dikkat çekiyor. Bosna Hersek'te doğup büyüdüğünü hissettiğini söylüyor.
Ziyadov, "Bu bir fantezi değil, bu benim hissim. Sanki yıllar öncesine gittim ve orada doğmuş gibiyim. Bazen sokaklarda yürürken, Bosna Hersek'ten bu kadar kilometre uzaktaki Azerbaycan'dan gelen bir insanın böyle bir duyguyu hissetmesinin nasıl mümkün olduğunu soruyorum kendime."diyor.
Özellikle, söylediğine göre, ağlayarak girdiği Mostar'a hayran olduğunu söylüyor.
"Mostar'a girdiğimde gözyaşı döktüm, o duygu çok güçlüydü. Şehrin tepesine çıkıp ona baktığımda, annesi kollarını açıp ona sarılmış bir çocuk gibi hissettim. Sadece şehirden değil, insanlardan da çok fazla sevgi hissettim. Gerçekten de bu sokaklarda yürüdüğümde sanki oralarda büyümüşüm, memleketimmiş gibi hissediyorum. O şehirdeki her şeyin size elini uzattığını hissediyorsunuz, insanların, sokakların, yağmurun, toprağın, her şeyin.” diyor Ziyadov.
Ziyadov, Ukrayna'yı da ziyaret etme fırsatı bulduğunu belirterek, Ukrayna'nın güzel bir ülke olduğunu vurguladı. Yaklaşık bir buçuk hafta önce Rusya'nın saldırısına uğrayan Ukrayna'dan gelen haberler, tüm dünyadaki insanları üzdüğü gibi onu da üzmüş. Dağlık Karabağ bölgesinden bir Azerbaycanlı olarak savaşı ve beraberinde getirdiği tüm dehşetleri erken çocukluk döneminde tanımış.
Ziyadov, "Ukrayna ve Rusya'yı da ziyaret ettim. Tek dileğim savaşın bitmesi çünkü savaşın bedeli yüksek. Orada acı çeken çocuklarınız var ve bu duyguyu biliyorum çünkü savaşın ne olduğunu hissettim. Dağlık Karabağ'da Ermeni işgalciye karşı mücadeleyi kazandık. Savaşın ne olduğunu çok iyi biliyorum ve bu yüzden kimseye bu kötülüğü istemiyorum. Ukrayna'yı tekrar ziyaret etmek istiyorum, çok güzel bir ülke ve güzel insanları var." dedi.
Ziyadov, bugün, Ukrayna'da savaşın kızıştığı bir dönemde, 1990'ların başından bu yana yoğun bir kuşatmadan kurtulan Saraybosna'da Dağlık Karabağ'dan bir Azeri'nin bulunmasında bir sembolizm olduğuna inanıyor. Bosna halkıyla, mücadelesiyle ve o dönemde gösterdikleri direnişle ne kadar gurur duyduğunun da altını çiziyor.
"Hatta şu an konuşurken bile çok duygulanıyorum. Ben savaştan sağ kurtulan biriyim ve bugün Saraybosna'dan geçerken, binalarda savaşın izlerini görebiliyorum. Bu nedenle, Dağlık Karabağlı bir adam olarak bugün Saraybosna'dan bir mesaj göndermek istiyorum: Ukrayna'daki savaş dursun." dedi.
Ziyadov, Bosna Hersek'ten sonra Sırbistan'ı ve ardından Romanya'yı ziyaret etmeyi planlıyor.
Balkan News