Bosna Hersek’te Sırp ve Hırvat siyasetçiler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Bosna Hersek’te seçimlerin demokratik olmadığına ilişkin bağlayıcı kararını reddetti.
Ülke dahilindeki iki entiteden biri olan Sırp Cumhuriyeti’nin (RS) Başkanı Milorad Dodik, AİHM kararı sonrasında Sırp Cumhuriyeti Halk Meclisi’ni toplayarak Bosna Hersek organlarına kararın hukuki olarak iptali için çağrıda bulunacağını söyledi.
Basın mensuplarına konuşan Dodik, “Bu hüküm, bağlayıcı bir karar olmaktan çok bir tavsiye niteliğinde” dedi. Sırp lider, karar ile Bosna Hersek’teki halkların “anayasa tarafından kurucu halk olarak tanınma” karakteriyle hesaplaşmaya girildiğini ileri sürdü.
AİHM’nin kararının ülkenin düzenlenmesine yönelik ideolojik bir tavrı yansıttığını ileri süren Dodik, Bosna Hersek’in tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğu bir yurttaşlık devleti modeliyle şekillendirilemeyeceğini savundu. Dodik, “Bosna Hersek, yurttaşlık prensibine dayalı bir ülke olarak varlığını devam ettiremez. Bunu Yugoslavya yapamadı ve bu topraklardaki hiçbir ülke yapamaz. Bugün bunu Belçika ve İsviçre dahi yapamaz” diye konuştu.
HNS: “Bosna Hersek’in Boşnak devletine dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz”
Bosna Hersek’teki Hırvat siyasi partilerini aynı çatı altında toplayan Hırvat Ulusal Meclisi (HNS) de AİHM kararına tepki gösterdi.
HNS, Bosna Hersek’i AİHM’de dava eden aktivistlerin amaçlarının insan haklarının güvence altına alınması değil, ülkenin üniter bir yapıya kavuşturulması olduğunu savundu.
Açıklamada radikal bir siyasi gündemle hareket ettiğini savunduğu aktivistlerin, ülkeye Boşnakları hakim kılmak istediği ve Hırvatlar ile diğer unsurların temsilcilerini dayatmak istedikleri ileri sürüldü.
AİHM kararı
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Bosna Hersek’te etnik gruplara dayalı seçim sisteminin, vatandaşların oy hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
AİHM, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Hırvat Üyesi Zeljko Komsic’in Dış Politika Danışmanı Slaven Kovacevic’in başvurusu üzerine, Kovacevic’in 2022 genel seçimlerinde kendi siyasi görüşlerini en iyi temsil eden ancak üç kurucu halktan biri veya “doğru” entiteye ait olmayan adaylar için oy kullanmasına izin verilmediğine hükmetti.
Mahkeme, bu koşulların ayrımcı olduğunu ve herkesin kendi ülkesindeki siyasi sürece katılma hakkını garanti altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu tespit etti.
AİHM ayrıca, ülkedeki mevcut siyasi sistemin etnik temelli temsili her şeyden daha önemli hale getirdiğini ve ülkedeki etnik ayrılıkları derinleştirdiğini saptadı.
Bu çerçevede Bosna Hersek Devlet Başkanlığı seçiminde seçmenlerin ülke genelinde değil sadece belirli etnik grubun mensubu olan ve belirli entitede yaşayan adaylar için oy kullanabiliyor olmalarının ayrımcılık teşkil ettiğini teyit etmiş oldu.
AİHM’nin açıklamasında, Bosna Hersek’teki seçimlerin “demokratik” olmadığı, aksine seçimlerin, baskın etnik grupların çıkarlarına dayalı bir sistem olduğu vurgulandı.
Bosna Hersek’te 1992-1995’te yaşanan savaşın sonlandırılması için “kurucu halk” betimlemesinin kabul edildiği işaret edilen mahkeme kararında, “Ancak yasaların kabulü herkesin onayıyla olmalı. Bu nedenle de toplumun her kesimi temsil edilmeli. Mevcut düzenleme siyasi, ekonomik, sosyal ve diğer alanlarda etnik temsili gözetmekte ve bu da ülkedeki etnik bölünmeleri güçlendirmektedir. Böylece, seçimlerin demokratik olma özelliğini de zayıflatmakta.” ifadesine yer verildi.
“Oy kullanma etnik kriterlere dayanmamalı”
Açıklamada, “Kovacevic, Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri seçiminde tercihinin sınırlı olması sebebiyle mahkemeye başvurdu. Bosna Hersek’te, Devlet Başkanlığının biri Boşnak diğeri Hırvat halkından olmak üzere iki üyesi, ülkenin iki entitesinden biri olan Bosna Hersek Federasyonu’ndaki (FBIH), üçüncü üye ise Sırp Cumhuriyeti (RS) entitesindeki vatandaşlar tarafından seçiliyor. Bunun yanı sıra, kendisini ‘kurucu halktan’ birisi olarak tanımlamayan kişiler de aday olamıyor. Kovacevic, bu durumun etnik bölünmeye neden olduğunu ifade etti.” bilgisi paylaşıldı.
Mahkemenin de bu tarz koşulların ayrımcılık oluşturduğu noktasında hemfikir olduğuna işaret edilen açıklamada, Devlet Başkanlığının entite bazında değil ülke bazında bir kurum olduğu vurgulandı.
Mahkeme kararında, seçim özgürlüğüne dikkat çekilerek, “Seçimde oy kullanma etnik kriterlere değil, siyasi kriterlere dayanmalı. Etnik temsil ikinci sırada olmalı.” denildi.
Kararın açıklanmasının ardından yerel medyaya açıklamada bulunan Kovacevic, Bosna Hersek Yüksek Temsilcilik Ofisine (OHR) karşı bir zafer elde ettiğini söyleyerek, etnik bölünmelerin ülkenin faydasına olmadığını yineledi.
Balkan News